Genel – Doç. Dr. Murat Kanlıöz https://www.docdrmuratkanlioz.com Genel Cerrahi Uzmanı Wed, 29 May 2024 13:58:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.6.2 https://www.docdrmuratkanlioz.com/wp-content/uploads/2023/06/cropped-faviconn-32x32.png Genel – Doç. Dr. Murat Kanlıöz https://www.docdrmuratkanlioz.com 32 32 Sibo Hastalığı İçin Hangi Doktora Gidilmeli? https://www.docdrmuratkanlioz.com/sibo-hastaligi-icin-hangi-doktora-gidilmeli/ https://www.docdrmuratkanlioz.com/sibo-hastaligi-icin-hangi-doktora-gidilmeli/#respond Wed, 29 May 2024 13:41:18 +0000 https://www.docdrmuratkanlioz.com/?p=4027 Continue reading Sibo Hastalığı İçin Hangi Doktora Gidilmeli?]]> Sibo Hastalığı İçin Hangi Doktora Gidilmeli ? : SİBO hastalığında en önemli sıkıntı hastalığın tanısı, tanımlanması, sebebi ve tedavisi konusunda ciddi kavram kargaşası tartışmalar olmasıdır. Bir konunun taraflar arasında aynı şekilde anlaşılabilir olması için bu tanımlamaların açık ve net olması gerekir.

SİBO HASTALIĞI NEDİR?

SİBO, ince bağırsaklarda aşırı bakteri artışı ile giden bir hastalıktır. SİBO İngilizce söylendiği şekliyle ‘’Small İntestinal Bacterial Overgrowth’’ kelimelerinin baş harflerinden oluşur.

SİBO NASIL OLUŞUR?

Birçok sebepten dolayı sindirim sistemi FLORASININ (MİKROBİYOTASI) biyoçeşitliliğinin azalması ve/veya kalıcı hasar görmesi sonrasında oluşur.

SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI (MİKROBİYOTASI) NEDİR?

Ağızda anüse kadar tüm sindirim sistemi boyunca bizimle birlikte yaşayan, bize zarar vermeyen, aynı zamanda bulunduğu bölgenin fizyolojik fonksiyonlarının gerçekleşmesine katkıda bulunan (asidite, nemlilik vb.), sindirim ve sentez fonksiyonu da gerçekleştiren, dışarıdan gelen patojen mikrobik saldırılar için ilk defans mekanizmasını oluşturan, bağırsakların sinir iletimine katkıda bulunan, onlarca hatta yüzlerce çeşitlilikte olan, çoğunluğu bakterilerden oluşan, sayısal olarak da vücudumuzdaki tüm hücrelerin sayısından çok daha fazla olan, faydalı mikroorganizmalarla birlikte yaşarız. Bunların tamamına SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI veya MİKROBİYOTASI denir.

SİNDİRİM SİSTEMİ FLORA HASARI OLUŞTURAN FAKTÖRLER NELERDİR?

-Yüksek doz ve/veya uzun süre antibiyotik kullanımı
-Uzun dönem kortikosteroid tedavileri
-Protein tozu kullanımı (özellikle fitness yapanlarda)(İçerisinde yüksek dozda steroid bulunur)
-Kas gelişimi için kullanılan anabolizan katkılı ürünler
-Kanser tedavileri (kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi vb.)
-Ağızdan beslenmenin 10 gün ve üzerinde durması
-Uygunsuz diyet programları
-Ciddi sindirim sistemi cerrahileri
-Ağır metal zehirlenmeleri (Kurşun, civa, kadmiyum vb.)
-Tarımsal ilaçlarla uzun süreli temas (herbisit, pestisit)
-İyonize radyasyon
-Çevresel kirlilikler
-Yetersiz beslenme
-Uzun süreli açlıklar
-Dengesiz beslenme
-vb.

SİBO BELİRTİLERİ NELERDİR?

SİBO, geçirgen bağırsak sendromu çatısı altında değerlendirilen bir hastalıktır. İnce bağırsaklarda aşırı bakteri üremesine bağlı olarak beslenme ve emilim bozuklukları olur. Tüketilen gıdalar artmış bakteri yoğunluğu tarafından kullanıldığı için hastalarda besin ögelerinin eksiklikleri gözlenir. Bağırsaklarda aşırı gaz, karın ağrısı, huzursuzluk, cilt alerjileri, uyku bozuklukları, kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi bulgularla kendisini gösterir.

SİBO NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Öncelikle yapılacak muayene ve hastanın şikayetlerinin sorgulanması tanıya yaklaştırır. SİBO nefes testi veya endoskopik olarak alınan bağırsak içeriği örneklerinin analizi ile tanı konulur. Bir diğer yöntem de gaitanın mikrobiyal analizidir.

SİBO HASTALIĞI OLANLAR HANGİ BÖLÜME GİTMELİ?

Bu türden şikayetleriniz varsa özellikle SİBO hastalığı ile ilgili çalışma yapan hekimlere başvurulması uygun olur. Eğer özel olarak SİBO alanında çalışan hekime ulaşamazsanız gastroenteroloji, iç hastalıkları veya genel cerrahi uzmanlarından destek alabilirsiniz.

SİBO TEDAVİ EDİLMEZ İSE NE OLUR?

SİBO hastalığı tedavi edilmezse birçok besin ögesinin eksikliğine bağlı olarak yüzlerce hastalığı oluşmasına zemin hazırlar. Geçirgen bağırsak sendromuna bağlı olarak gelişen SİBO hastalığı tedavi edilmediği süre içerisinde, otoimmün hastalıkların sayısında artış ve beraberinde geri dönüşsüz hasarlar oluşabilir. SİBO bulgularından kaynaklı olarak yaşam kalitesinde düşme, kronik yorgunluk ve mutsuzluk beraberinde gelişir.

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NE DEMEKTİR?

Bağırsaklarımız seçici geçirgen özelliğe sahiptir. Flora hasarının başlaması ile birlikte bağırsaklarımızın seçici geçirgen özelliği bozulur ve sonuç olarak bağırsaklardan emilmemesi gereken zararlı maddeler, toksinler, makro moleküller, mikroplar emilerek kan dolaşımına geçer. Bu tabloyu oluşturan hastalıkların genel çatı tanımlaması GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU olup SİBO hastalığı da bu grup altında değerlendirilir. Geçirgen bağırsak sendromunun oluşması ile otoimmün hastalıklar süreci başlamış olur.

OTOİMMÜNİTE NEDİR?

Başta sindirim sistemi olmak üzere, üst solunum yolları, dış kulak yolu, göz çukuru mukozası ve cilt aracılığı ile kan dolaşımına savunma sistemimiz tarafında zararlı ve yabancı olarak algılanan maddelerin uzun süreli, yüksek konsantrasyonda ve kronik olarak girmesi sonrasında savunma sisteminin yorulması ve koordinasyonunu kaybetmesine bağlı olarak kendi doku ve organlarını da yanlışlıkla zararlı ve yabancı olarak algılaması ve buralara da saldırarak tahribat oluşturması sonrasında gelişen hastalıkların tamamına OTOİMMÜN hastalıklar denir. En çok bilinen otoimmün hastalıklar, Romatoid Artrit, GUT hastalığı, Sedef hastalığı, Behçet hastalığı, Vitiligo hastalığı, Crohn hastalığı, Ülseratif Kolit, İBS, SİBO, Ankilozan Spondilit, Fibromyalji, Haşimato Hastalığı vb.

SİBO NASIL TEDAVİ EDİLİR?

SİBO hastalığının oluşmasındaki asıl sebep sindirim sistemi florasının (mikrobiyota) biyoçeşitliliğinin azalması ve bazı türlerin tamamen yok olmasıdır. Biyoçeşitliliğin azalması ile birlikte flora elemanlarının uygunsuz yerleşmesi ve çoğalmasına bağlı olarak SİBO tablosu ortaya çıkar. Sindirim sistemindeki mikrobiyotanın konfügürasyonu, yeterliliği ve çeşitliliği bozulunca, ince bağırsaklarda olmaması gereken sayıda flora bakterileri ve patojen bakterilerin aşırı kolonizasyonu ile birlikte SİBO oluşur.
Güncel olarak SİBO tedavisinde uzun süre (en az 3 hafta), yüksek doz ve çoklu antibiyotik tedavisi verilerek bağırsaklarda artan bakteri yoğunluğu azaltılmaya çalışılmaktadır. Tedavi hastalarda kısa dönemde ciddi rahatlama sağlayabilmektedir. Fakat bu tedavinin hedeflenmeyen ve istenmeyen yan etkisi olarak vücudumuzda geride kalan sağlıklı flora bakterileri de zarar görmektedir. Bundan dolayı günümüzde uygulanan SİBO için antibiyotik tedavisinin uygun bir tedavi şekli olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü uygulanan antibiyotik tedavisi kısa süreli rahatlama sağlamakla birlikte hastalık çoğunlukla tekrar ortaya çıkmakta ve antibiyotiğe bağlı olarak oluşan flora hasarı tabloyu daha da ağırlaştırmaktadır. SİBO hastalığını oluşumundaki temel problem flora hasarı olduğu için en doğru tedavi sindirim sistemi florasının yeniden tesis edilmesi olmalıdır. Bu hedefe ancak FLORA NAKLİ ile ulaşmak mümkündür.
TOTAL GASTROİNTESTİNAL FLOARA NAKLİ tedavisi ile sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek flora tesis ederek SİBO hastalığını tedavi etmekteyiz.

SİBO OLUŞMASINI ENGELLEMEK MÜMKÜN MÜ?

Sindirim sistemi floramıza zarar verebilecek etkilerden kaçınarak SİBO hastalığının oluşmasını engellemek mümkündür.

SİBO HASTALIĞINDAN TAMAMEN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?

TOTAL GASTROİNTESTİNAL FLOARA NAKLİ tedavisiyle SİBO hastalığını tamamen ve kalıcı olarak tedavi etmek mümkündür.

TOTAL GASTROİNTESTİNAL FLOARA NAKLİ NEDİR?

Sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek en az bir donörden, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak yaklaşık 25-45 farklı anatomik bölgenin her biri özel solüsyonlarla yıkanarak flora örnekleri alınır ve bir takım işlemlerden geçirilerek hazırlanır. Hazırlanan flora örnekleri hastaya genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak, donörün hangi bölgesinden alındıysa hastanın da eş değer bölgesine alınan flora örneklerinin ekilmesi işlemidir.
Sağlıklı flora tesis edildikten sonra, her bir bölge florası ilgili bölgede patojen mikroorganizmalarının ve kapsam dışı aşırı işgallerin oluşmasını engeller. SİBO ile asıl savaşacak güç tesis edeceğimiz FLORAMIZDIR. Sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek flora oluşturulduktan sonra her bir bölge florası uygunsuz işgal ve patojen mikroorganizma yerleşimini yok ederek sağlıklı fizyolojik koşulları oluşturur.

Flora Nakli tek seansda yapılır ve olağanüstü koşullar olmadığı sürece ömür boyu kalıcıdır. Flora Nakli sonrası ek herhangi tedavi ve ilaç tedavisi gerekmez.
Flora nakli ile ilgili uzun yıllardan beri devam eden klinik çalışma sonuçlarımızı makale haline getirerek HAKEMLİ, SAYGIN, AKADEMİK, Amerikan Tıp Dergisi olan CUREUS dergisinde yayınladık. İlgili makaleye aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.

https://www.cureus.com/articles/115546-total-gastrointestinal-flora-transplantation-in-the-treatment-of-leaky-gut-syndrome-and-flora-loss#!/

Doç Dr Murat KANLIÖZ
Genel Cerrahi Uzmanı

]]>
https://www.docdrmuratkanlioz.com/sibo-hastaligi-icin-hangi-doktora-gidilmeli/feed/ 0
Bağırsak Florası Neden Bozulur? https://www.docdrmuratkanlioz.com/bagirsak-florasi-neden-bozulur/ https://www.docdrmuratkanlioz.com/bagirsak-florasi-neden-bozulur/#respond Tue, 05 Mar 2024 17:05:37 +0000 https://www.docdrmuratkanlioz.com/?p=3989 Continue reading Bağırsak Florası Neden Bozulur?]]> Bağırsak florasının neden bozulduğunu anlayabilmek için öncelikle temel kavramları kısaca tanımlamamız gerekir. Bunlar sırasıyla:

*Flora Nedir?

*Flora Biyoçeşitliliği Nedir ve Niçin Önemlidir?

*Doğumdan İtibaren Floramız Nasıl Oluşur?

*Floramızın Yaşam Döngüsü Nedir?

*Floramıza Zarar Veren Etkenler Nelerdir?

*Floramızı Nasıl Koruruz ve Zenginleştirebiliriz?

*Flora Biyoçeşitliliğini Artırmada ‘’Genetik Hafızamız’’

  1. FLORA NEDİR?

Vücudumuzun belli bölgelerinde (deri, dış kulak yolu, ağız, burun, bağırsaklarımız vs.) bizimle birlikte yaşayan, bizlerin onlara ev sahipliği yaptığımız, onların da bulunduğu bölgenin nemlilik, asit dengesi, biyokimyasal ve enzimatik fonksiyonlarına katkıda bulunan ve aynı zamanda bulunduğu bölgeleri patojen mikroorganizmalara karşı koruyan FAYDALI MİKROORGANİZMALARIN (Mikrop) tamamının ortak adı FLORADIR. Ağızdan anüse (makat) kadar olan bölgedeki floramız da SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI olarak adlandırılır.

  1. FLORA BİYOÇEŞİTLİLİĞİ NEDİR ve NİÇİN ÖNEMLİDİR?

Ağızdan anüse kadar tüm sindirim sistemi boyunca bulunan birbirinden farklı 1000’den fazla flora bakterisi tanımlanmıştır. Her bir flora bakterisinin sistem içerisinde yerleşip yaşadığı bölge farklıdır. Aynı zamanda her bir flora elemanın fonksiyonu da kendine özgüdür ve hayati niteliktedir. Bir insanın sindirim sisteminde 1000’den fazla biyoçeşitliliğin olması mükemmel bir durumdur, fakat ütopik olarak bile mümkün değildir. Ortalama olarak Türkiye coğrafyasında bu biyoçeşitlilik kırsal bölgelerde 100-120 iken metropollerde 50-60 civarındadır. Biyoçeşitlik ile flora bakteri sayısı karıştırılmamalıdır. Tüm sindirim sistemi  boyunca barındırdığımız flora bakterilerimizin sayısı vücudumuzda bulunan tüm hücrelerimizin sayısının yaklaşık 100 katındandan daha fazladır. Bu sayılarlarla floranın önemi sanırım daha iyi anlaşılmıştır. Her bir flora çeşidinden bağırsaklarımızda milyonlarcasını barındırmaktayız. Sindirim sistemimizi bir FABRİKA, flora çeşitliliğini de uzmanlaşmış İŞÇİLER veya MÜHENDİSLER olarak düşünebiliriz. Bir fabrika ne kadar fazla farklı uzmanlaşmış departmana sahip olursa o fabrikadan o kadar kaliteli ürün çıkacağı şüphesizdir. Yani flora biyoçeşitliliğimiz ne kadar kaliteli ve yeterli sayıda ise o kadar SAĞLIKLI, RAHAT, MUTLU, ÜRETKEN, BAŞARILI ve UZUN bir ömür yaşarız.

  1. DOĞUMDAN İTİBAREN FLORAMIZ NASIL OLUŞUR?

Flora doğum öncesi başlayan ve doğumla birlikte zenginleşen bir süreç izler. Annenin sağlıklılık durumu, özellikle gebelik döneminde kullandığı ilaçlar (antibiyotik, kortikosteroid, kemoterapötik ajanlar vb.), beslenme durumu, radyasyon, mevcut hastalıkları, alışkanlıkları (alkol, uyuşturucu, sigara vb.) bebeğin florasını doğum öncesi ve sonrasında etkileyen önemli faktörlerdir. Doğumun şekli flora kazanılmasında önemli bir etkendir. Normal doğum (vajinal doğum) bebeğin flora kazanımında son derece önemli bir süreçtir. Doğum eylemi yaklaşık 2-8 saat arasında gerçekleşir ve bu sürecin tamamı bebeğin yeni floraya temasını ve kazanmasını sağlar. Sezeryanla doğumlar bu flora kazanım sürecinden faydalanamazlar ve bu eksiklik ömür boyu devam eder. Doğumdan sonraki süreçte ise doğduğu ve yaşadığı aile, başta annesi olmak üzere flora kazanmasındaki en önemli kaynaklardır. Kalabalık ve kaliteli floraya sahip bir aileye doğmak flora kazanımı için bulunmaz bir servettir. Doğumdan sonraki özellikle ilk iki yıl olmakla birlikte yedi yaşına kadar edineceğimiz flora çeşitliliğimiz bizim yaşamımızda son derece önemdedir. Aile dışında temasta bulunduğumuz insanlar, hayvanlar, doğa, beslenme kalitemiz, beslenme çeşitliliğimiz floramızın şekillenmesini sağlar.

  1. FLORAMIZIN YAŞAM DÖNGÜSÜ NEDİR?

Floramız dinamik bir süreç yaşar. Canlıdır, sürekli olarak kendini yeniler, bizler gibi onlarında yaşaması için belirli koşullara ihtiyacı vardır. Gün içerisinde floramızın yaşlanmış ve ölü üyeleri doğal yolla sindirim sistemi boyunca ilerleyerek gaita (dışkı) yoluyla atılır. Gaita hacmimizin yaklaşık %60’ı ölü ve canlı flora atıklarımızdan oluşur. Flora sürekli olarak kendini yenilediği için herhangi eksikliği hissedilmez. Bu döngü ömür boyu devam eder ve her yeni güne yeni, canlı ve sağlıklı flora ile uyanırız. Bir gün önceki floramızı tama yakını gaita yolu ile atılırken her gün yenilenmiş bir floraya sahip oluruz ve bu dur durak bilmeyen süreç ömür boyu devam eder. FLORAMIZ bulunduğu bölgedeki salgılarımızla hem korunur hem de beslenir. Ayrıca bizim tükettiğimiz besinler aynı zamanda floramız için de beslenme kaynağıdır.

  1. FLORAMIZA ZARAR VEREN ETKENLER NELERDİR?

Floramıza zarar veren en önemli etken yeterince beslenmesini sağlayamamızdır. Bizim gibi floramızın da açlığa dayanabilme sınırı vardır. Floramıza zarar ve diğer etkenler ise kötü beslenme, alkol, sigara, besin kalitesi vs olarak sıralanabilir.

Bazı sebeplerden dolayı uzun süre ağızdan beslenmenin durması flora hasarı oluşmasına ve zaman zaman bu hasarın kalıcı olmasına sebep olabilir. Bu duruma verilecek en tipik örnekleri gıdaya ulaşamamaktan kaynaklı kronik açlık, yoğun bakım tedavilerinde ağızdan beslenmenin yapılamaması, cerrahi uygulamalar nedeniyle ağızdan beslenmenin uzun dönem durdurulması olarak sayabiliriz.

Hastalık nedeniyle kullandığımız antibiyotikler hastalık etkeni mikropları yok ederken aynı zamanda floramıza da zarar vermektedir. Floramıza birçok etken zarar vermekle birlikte oransal olarak en büyük tahribat kullanılan antibiyotik kaynaklı olmaktadır.

Birçok hastalık için kullanılan KORTİKOSTEROİD başlığı adı altındaki ilaçlar da flora hasarı oluşması ciddi paya sahiptir. Ayrıca bu grup ilaçlar genelde uzun dönem kullanılmakta ve florada oluşan hasar geri dönüşsüz olmaktadır.

Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları ve radyasyon da florada geri dönüşsüz tahribatlara neden olmaktadır.

Bir diğer başlık ise yukarıda bahsedilenler kadar gündeme getirilmese bile en az onlar kadar zararlı olan ve çoğu zaman farkında dahi olmadan maruz kaldığımız TARIM İLAÇLARI’dır(Pestisitler).

Bunu dışında çevresel kirlilik başlığı altında değerlendirebileceğimiz su ve hava kirliliği, endüstriyel kirlilik, sigara, iyonize radyasyon, biyolojik ve kimyasal kirlilik de flora hasarı oluşmasında önemli etkenlerdir.

Bağırsak florasının bozulmasında bir önemli etken de KRONİK İSHALDİR.

 

  1. FLORAMIZI NASIL KORURUZ ve ZENGİNLEŞTİREBİLİRİZ?

Nasıl Koruruz:

  • Hekim kontrolü dışında antibiyotik ve kortikosteroid kullanılmayarak.
  • Mümkün olduğunca doğal beslenerek.
  • Tükettiğimiz gıdaları zirai ilaç kalıntılarından arındırarak
  • Dengeli ve kaliteli beslenerek.
  • Çevresel kirliliğe daha az maruz kalarak.
  • İyonize radyasyondan kaçınarak.
  • Düzenli egzersiz yaparak.
  • Sigara ve alkolden uzak durarak.
  • Çalıştığımız veya yaşadığımız ortamlarda koruyucu tedbirler alarak.

Nasıl Zenginleştirebiliriz:

  • Doğumdan itibaren en az bir yıl anne sütü alarak.
  • İlk yedi yaşta mümkün olduğunca fazla sağlıklı akranları ile yakın temasını sağlayarak.
  • Normal doğum (vajinal) teşvik edilerek.
  • Çok farklı coğrafyaları gezerek ve beslenme kültürü ile tanışarak.
  • Bize yeni flora kazandıracak doğal besinler tüketerek (ekşi mayalı ürünler, sirke, turşu, kefir, yoğurt, peynir, tarhana, sucuk vb.)
  • Gerektiğinde sağlıklı kişilerden ‘’FLORA NAKLİ’’ yaparak.

 

  1. FLORA BİYOÇEŞİTLİLİĞİNİ ARTIRMADA ‘’GENETİK HAFIZAMIZ’’

Genetik hafızamız, sindirim sisteminde bu güne kadar tanımlanmış fakat bünyemizde daha önce hiç barındırmamış olduğumuz FLORA BAKTERİSİNİ tanımakta ve yaşayabileceği lokalizasyona ulaştığı anda o bölgede tutunmasını ve çoğalarak orada kolonizasyon oluşturmasını ve artık sindirim sisteminin yeni bir flora üyesi olarak ömür boyu işlev görmesini sağlamaktadır. Yeter ki yeni bir flora bakterisi ile bir temas sağlansın, gerisini genetik hafızamız bir şekilde halledip flora biyoçeşitliliğimizi artırmaktadır.

Doç. Dr. Murat KANLIÖZ

Flora Nakli Enstitüsü

 

]]>
https://www.docdrmuratkanlioz.com/bagirsak-florasi-neden-bozulur/feed/ 0