çölyak hastalığı

Gluten intoleransının genellikle ÇÖLYAK HASTALIĞI olarak adlandırılır. Çölyak Hastalığı da günümüz tıp literatürüne göre tedavisi mümkün olmayan hastalık olarak kodlandığı için bu tanı ile karşılaşmak hastalarda derin bir çaresizlik ve depresyon ile seyreden sürecin başlangıcı olmaktadır. Fakat durum öyle olmayıp, bu olguların çoğu tedavi edilebilir niteliktedir.
Öncelikle kavramların net anlaşılması için tanımlamaları kafalarda soru işareti bırakmayacak şekilde net yapmak gerekir.

GLUTEN hassasiyeti olanların en fazla %5’i ÇÖLYAK HASTALIĞIDIR. Geri kalan %95’i ÇÖLYAK LİKE SENDROM (Çölyak Benzeri Sendrom) olarak adlandırabileceğimiz olgulardır. Bunlar ne anlama gelmektedir, sırayla tek tek açıklayalım.

Bu tanımlama niçin önemlidir?

Çünkü %95’lik ÇÖLYAK LİKE SENDROM olan olguların tamamı kesin ve kalıcı olarak tedavi edilebilir nitelikteki vakalardır. Gerek ÇÖLYAK HASTALIĞI olsun, gerekse ÇÖLYAK LİKE SENDROM olsun her iki gruptaki hastaların tamamı ‘’Geçirgen Bağırsak Sendromu’’ başlığı altında değerlendirilir ve bunlarda sindirim sistemi flora hasarı ve bağırsaklarda seçici geçirgenlikte bozulma söz konusudur. Böyle olmakla birlikte her iki gruptaki hastalık süreçleri ve mekanizmaları farklıdır.

ÇÖLYAK HASTALIĞI genetik geçiş gösteren arpa, buğday gibi unlu gıdalarda bulunan ‘’GLUTEN’’i oluşturan proteinlerden ‘’GLİADİN’’e karşı gelişen bir hassasiyettir. Bu hastalar yaşamlarının herhangi döneminde teşhis edilirler. Olguların klinik bulgu vermeye başlamasındaki temel kritik süreç bağırsak FLORA HASARI ortaya çıkmasıdır. ÇÖLYAK HASTALIĞI tanısı yapılacak endoskopi esnasında ince bağırsaktan biopsi ile (endoskopik kopartma yöntemi ile) alınan doku örneklerinin patoloji laboratuvarlarında yapılan mikroskobik incelemesi sonrasında konulur.
Glutenli ürünlere karşı hassasiyeti var ve endoskopik biopsi ile ÇÖLYAK HASTALIĞI tanısı konulamayan olguların tamamına ÇÖLYAK LİKE SENDROM adı verilir. Hem ÇÖLYAK HASTALIĞI hem de ÇÖLYAK LİKE SENDROM vakalarında bağırsak flora hasarı unlu gıdalara karşı intolerans bulgularının ortaya çıkmasına sebep olan faktördür.

ÇÖLYAK LİKE SENDROM’unda sindirim sistemi florasında oluşan hasar ile birlikte bağırsakların seçici geçirgen özelliği bozulmakta ve buna bağlı olarak normalde bağırsaklardan kan dolaşımına geçmemesi gereken bağırsak içeriğinin geçmesine bağlı olarak alerjik süreç başlar. Vücudumuzun savunma sistemi kan dolaşımına geçmemesi gerektiği halde geçen maddeleri yabancı olarak algılayıp yok etmeye çalışır. Bir süre sonra savunma sistemi neye saldırıp yok edebileceğine dair koordinasyonu kaybedip vücudun kendi dokularını da yabancı olarak algılayıp saldırmaya başlar. En önemli süreç de işte burada başlar ve buna ‘’OTOİMMİNİTE’’ yani vücudun kendi kendisini yok etmeye çalışması ve bu süreç sonunda oluşan hastalıklara da ‘’OTOİMMÜN HASTALIKLAR’’ denir. Herhangi otoimmün hastalık başladığında diğer otoimmün hastalıkların başlamasını kolaylaştırır. Bu otoimmün hastalıklar atopik dermatit, vitiligo, gül hastalığı, otoimmün artritler (romatizma), otoimmün vaskülitler (Behçet hastalığı vb.), sedef hastalığı, MS hastalığı, alerjik rinit, alerjit astım, ülseratif kolit, İBS hastalığı, fibromyalji, kronik yorgunluk vb.
Hem ÇÖLYAK HASTALIĞI, hem de ÇÖLYAK LİKE SENDROM olan hastalar hep şu soruları sorarlar. Geçmişte bu gıdalar bana dokunmuyordu, alerji ve şişkinlik yapmıyordu, neden şimdi rahatsız oluyorum? Bunun cevabı son derece basit. Geçmişte sindirim floranız sağlamdı, fakat şimdi değil.

ÇÖLYAK LİKE SENDROM olgularında şikayetlerin ve klinik bulguların başlamasında en önemli faktörlerden birisi de yediğimiz unlu gıldaların GENETİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMİŞ olmasıdır (GDO’lu ürün). Bizlerin çıplak gözle doğal veya GDO’lu ürünü ayırt etme yeteneğimiz yoktur. Fakat binlerce yıldan beri nesiller boyu aktarılan genetik hafızamız sayesinde bağırsaklarımız doğal buğday ile GDO’lu buğdayı anında tanımaktadır. Sindirim sistemi floramızda oluşan hasarla birlikte bağırsağın seçici geçirgen özelliğinin de bozulması neticesinde kan dolaşımına geçen GDO’lu ürünler alerjik reaksiyon süreci tetiklenmektedir.

Gluten intoleransı olan ÇÖLYAK HASTALIĞI ve ÇÖLYAK LİKE SENDROM olan hastalar FLORA NAKLİ yöntemi ile tedavi edilebilirler. ÇÖLYAK LİKE SENDROM olgularında FLORA NAKLİ tedavisi ile tamamen ve kalıcı olarak kür sağlanabilir. ÇÖLYAK HASTALIĞINDA ise FLORA NAKLİ yöntemi ile yapılan tedavi sonrası uzun dönem (3-5 yıl) remisyonlar elde edilerek şikayetlerin kısmen veya tamamen geçmesi temin edilebilir. Burada FLORA NEDİR, FLORANIN FONKSİYONU NEDİR ve FLORA NAKLİ NEDİR bu kavramları kısaca tanımlamakta fayda var.

FLORA NEDİR ?

İnsan vücudunun belli bölgelerinde, bizlerle barışık olarak yaşayan, bizlere zarar vermeyen, yaşadığı bölgenin yaşamsal fonksiyonlarına katkı sunan, olmaması durumda sağlık problemlerine neden olan, fonksiyonlarını başka bir şekilde telafi edemeyeceğimiz, sürekli kendisini yenileyen, uygun yaşam koşullarında çeşitliliği artan, bazı olumsuz durumlarda sayısı ve biyoçeşitliliği azalan mikroorganizmalarla birlikte yaşarız. Bunların genel ismi FLORA’dır.

FLORANIN FONKSİYONU NEDİR ? NEDEN ÖNEMLİDİR ?

Her bölgenin florası bulunduğu bölgede dışarıdan gelen patojenlerle savaşan en önemli yapılardır. Eğer o bölgenin florası azalmış, tahrip olmuş veya yok olmuşsa ilgili alan patojen mikroorganizmalar tarafından işgal edilir. Örneğin boğazımızdaki flora bozulması kronik bademcik enfeksiyonu ve kronik farenjit oluşmasına neden olur. Ağız içi flora bozulması ise ağız kokusu, diş çürükleri, ağız içi yaralar ve ağız kuruluğu olarak kendini gösterebilir. Sindirim sistemi florası bulundukları bölgede mukus adı verilen tüm sindirim sistemi iç yüzeyini kaplayan jelimsi bir salgının oluşmasında son derece kritik öneme sahiptir. Eğer mukus olmaz ise yediğimiz, içtiğimiz gıdalar ve tüm sindirim sistemi salgıları direkt olarak sindirim sistemi yüzeyi (mukoza) ile temas eder ve temas ettiği alanlarda erezyona neden olur. Flora bulunduğu bölgenin asid-baz dengesi, enzimatik fonksiyonu, sentez fonksiyonu ve sindirim faaliyetleri için vazgeçilmezdir. Eğer flora olmazsa bu fonksiyonlarda bozulmalar oluşur. Hangi bölgede flora hasarı varsa hem olduğu bölge fonksiyonu bozulur, hem de ileri ve gerisindeki fonksiyonlarda da aksaklıklara neden olur.

FLORA NAKLİ NEDİR ?

Sağlıklı en az bir FLORA DONÖRÜNDEN genel anestezi altında endoskopi ve kolonoskopi yapılarak sindirim sisteminin yaklaşık 30 farklı anatomik bölgesinden, her bir bölge kendi özelliklerine uygun serumlarla yıkanıp geri aspire edilerek her bir bölgeden alınmış flora örnekleri birtakım özel işlemlerden geçirildikten sonra, donörün hangi bölgelerinden alınmışsa hasta kişinin de eşdeğer anatomik bölgelerine yine aynı şekilde genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak aktarılması işlemine flora nakli denir.

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara