Hızlı Yaşlanma Nedir ve Nasıl Oluşur?

Geçirgen Bağırsak Sendromunda Niçin HIZLI YAŞLANMA Olur

Hızlı Yaşlanma Nedir ve Nasıl Oluşur?

Vücudumuzu oluşturan tüm doku ve hücrelerin beslenmesi ve optimal düzeyde kaliteli fonksiyon gerçekleştirmesi için gerekli besin ögelerine ve oksijene ihtiyacı olduğu gibi, atık ve zararlı maddelerin de dokulardan hızla tahliye edilmesi gerekir. Ayrıca zarar verebilme potansiyeline sahip maddelerin de (zehirler, patojen mikroorganizmalar, sindirimi tam gerçekleşmemiş makro moleküller) dokulara ulaşmaması gerekir. Bu şartların bozulduğu tüm durumlarda dokuların ömrü kısalır ve insanlar daha HIZLA YAŞLANIR. Bu durumların tamamı HIZLI YAŞLANMA olarak adlandırılabilir.

Hücrenin, dokunun ve tüm organizmanın yaşam süresini belirleyen temelde iki faktör vardır. Bunlar yaşam süresinin uzun ve kaliteli olmasına katkı sağlayan faktörler ve yaşam süresinin kısa ve kalitesiz olmasına sebep olanlar şeklinde özetlenebilir.

Yaşam Süresinin Uzun ve Kaliteli Olmasına Katkı Sağlayan Faktörler:

  • Sağlam genetik alt yapı
  • Spontan vajinal yolla, travmasız ve zamanında doğmak
  • En az bir yıl anne sütü almak
  • Kaliteli floraya sahip, kalabalık ailede büyümek
  • Kaliteli, dengeli, doğal beslenmek ve temiz su tüketmek
  • Mikrobik travmaya minimal maruz kalmak
  • Antibiyotik ve kortikosteroid ile minimal temas etmek
  • Uzun süre hastanede kalmamak ve majör cerrahi geçirmemek
  • Endüstriyel kirleticilerden uzak yaşamak (Radyasyon, ağır metal, kirli hava vb.)
  • Spor yapmak ve aktif yaşam sürmek
  • Aşırı beslenmemek ve obez olmamak
  • Tarım kimyasallarından uzak durmak (pestisit, herbisit vb.)
  • Sigara, alkol ve uyuşturucudan uzak durmak
  • Yoğun stresten uzak durmak

Yaşam Süresinin Kısa ve Kalitesiz Olmasına Sebep Olan Faktörler:

  • Kötü genetik alt yapıya sahip olmak
  • Sezaryenle doğmak, erken doğmak veya doğum esnasında yaşanan komplikasyonlar
  • Anne sütünü altı ay ve daha kısa süre almak
  • Kalitesiz floraya sahip bir ailede veya kalabalık olmayan bir ailede büyümek
  • Yetersiz, dengesiz ve endüstriyel gıdayla beslenmek
  • Temiz ve kaliteli içme suyuna ulaşamamak
  • Çok fazla mikrobik hastalık geçirmek
  • Çok fazla ve uzun süreli antibiyotik veya steroid kullanmak
  • Uzun süre hastanede kalmak ve majör cerrahi geçirmek
  • Uzun süre ağızdan beslenmenin durduğu dönemler yaşamak
  • Endüstriyel kirleticilere uzun süre muhatab olmak (Radyasyon, ağır metal, kirli hava vb.)
  • Hareketsiz yaşam sürmek
  • Aşırı beslenmek ve obez olmak
  • Tarım kimyasalarına uzak süre maruz kalmak (pestisit, herbisit vb.)
  • Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanmak
  • Yoğun stres

Hızlı Yaşlanma sıklıkla ERKEN YAŞLANMA olarak bildiğimiz hastalık ile karıştırılmaktadır. Hutchinson-Gilford veya ERKEN YAŞLANMA hastalığı olarak da bilinen PROGERIA, LMNA genindeki bir mutasyon nedeniyle çocuğun hızla yaşlanmasına sebep olan genetik bir hastalıktır. Fakat HIZLI YAŞLANMADA genetik bir bozukluk yoktur.

İnsanlar için gerekli olan gıdalar ağız yolu ile alınıp sindirimi gerçekleştikten sonra çoğunlukla bağırsaklardan emilerek kan dolaşımına ve kan dolaşımı sayesinde tüm vücuda dağılır. Gıdaların haricinde ikinci en önemli ihtiyaç OKSİJENDİR. Oksijen ve gerekli gıdalar dokulara yeterli miktarda ulaşamadığı, ulaşmaması gereken maddelerin ise dokulara ulaştığı veya atık ürünleri etkin bir şekilde vücuttan uzaklaştırılamadığı durumlarda dokular ve sonuçta tüm organizmada beklenen ömür süresi kısalır ve aynı zamanda kısalan ömrün kalitesi de düşer.

Bizim buradaki konumuz olan Geçirgen Bağırsak Sendromunun HIZLI YAŞLANMA üzerindeki etkilerini incelemektir.

Geçirgen Bağırsak Sendromu ile HIZLI YAŞLANMA arasındaki ilişkileri daha iyi anlamak için bazı tanımlamaları yapmak gerekir.

 Geçirgen Bağırsak Sendromu Nedir?

Bağırsaklarımızın emilim yüzeyinin özelliği, sindirimi tam olarak gerçekleşmiş gıdaların emilimini gerçekleştirmesidir. Yenilen içilen her şey bağırsaktan emilerek kan dolaşımına geçemez. Vücudumuz için gerekli olan, vücudumuza zarar vermeyecek, sindirimi tam olarak gerçekleşmiş besin ögeleri bağırsaklardan emilebilir, biz buna bağırsaklarımızın SEÇİCİ GEÇİRGEN özelliği diyoruz. Bağırsak emilim yüzeyinde hasara neden olarak bağırsaklarımızn seçici geçirgen özelliğini yitirmesi ile giden birçok hastalık vardır, bunların genel adı GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU’dur.

 Bağırsaklarımız Hangi Durumda Seçici Geçirgen Özelliğini Kaybeder?

Bağırsaklarımızın emilim yüzeyi tek sıralı hücre tabakasına sahip MUKOZA (iç deri) ile kaplıdır. Mukoza tarafından salgılanan MUKUS olarak adlandırılan jelimsi bir salgı tüm mukozayı bir film tabakası gibi kaplar. Bu sayede bağırsak içi maddeler (gıdalar, sindirim enzimleri vb.) ile direkt teması engellenerek mukoza korunur. Mukus tabakası olmayınca veya zayıflayınca bağırsak içeriği ile temas sonrası mukoza zarar görür ve beraberinde emilim yüzeyi hasarına bağlı olarak bağırsakların hasar gören bölgelerinde SEÇİCİ GEÇİRGENLİK kısmen veya tamamen ortadan kalkar ve kan dolaşımına istenmeyen, geçmemesi gereken (zehirler, mikroplar, sindirimi tam gerçekleşmemiş gıdalar vb.) maddeler geçmeye başlar ve GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU ortaya çıkar.

Bağırsaklarımızda Seçici Geçirgenlik Bozulursa Ne Olur?

Bağırsaklarımızın seçici geçirgen özelliği bozulursa, normalde bağırsaklardan kan dolaşımına geçmemesi gereken birçok şey kan dolaşımına geçmeye başlar. Kan dolaşımındaki savunma hücrelerimiz olan ‘’T lenfositler’’ bunları yabancı-zararlı olarak algılayıp yok etmeye çalışır. Fakat geçiş kronik hal alıp savunma sistemimizin baş edebileceği seviyenin üzerine çıktığında, T lenfositlerdeki neyin yabancı-zararlı olduğu algısı bozularak vücudumuzun kendi dokularını da yabancı-zararlı olarak algılamaya başlar ve kendi dokularımıza da saldırmaya başlar. Savunma sistemimizin kendi doku ve organlarımıza saldırması ve harabiyet oluşturmasına OTOİMMÜNİTE denir. Bu şekilde oluşan hastalıkların tamamına da OTOİMMÜN HASTALIKLAR denir. İşler bu aşamadan sonra daha farklı bir boyut kazanır.

 Otoimmünite Nedir?

Çoğunlukla dış kaynaklı saldırılar sonrası savunma sistemimizin yorularak ve koordinasyonunu kaybederek, vücudun bazı dokularını da yanlışlıkla yabancı ve zararlı olarak algılayarak onlara kronik bir şekilde saldırması ile oluşturduğu hastalıkların tamamına OTOİMMÜN HASTALIKLAR ve tüm yaşanan bu sürece OTOİMMÜNİTE denir.

Otoimmün Hastalıklar Nelerdir?

Binlerce otoimmün hastalık vardır. Bunlardan en çok bilinenleri Romatoid Artrit (eklem romatizmaları), GUT Hastalığı, Otoimmün Dermatitler, Behçet Hastalığı, Haşimato Troiditi, Otoimmün Over Kistleri, Sedef Hastalığı, Vitiligo Hastalığı, İBS, Crohn Hastalığı, Ülseratif Kolit, Otoimmün Kolitler, Diyabet Hastalığı, Gıda Alerjileri, Alerjik Rinit, Alerjik Astım, Gül hastalığı vb.

Otoimmünite Tedavisi Niçin Önemlidir?

Herhangi otoimmün hastalığı olan kişilerde diğer otoimmün hastalıklar çok daha kolay gelişir. Adeta zincirleme reaksiyon gibi. Bundan dolayı otoimmün sürecin bir an önce tedavisi önemlidir.

Flora Nedir?

Bizimle birlikte yaşayan, bize zarar vermeyen, aynı zamanda birçok faydası olan (savunma, sindirim, sentez, nemlilik, asidite düzenlemesi vb.) tek hücreli, çoğu bakteri, virüs ve mayalardan oluşan canlılarla birlikte yaşarız. Bunların tamamı FLORA olarak adlandırılır. Vücudumuzun bazı bölgeleri (deri, sindirim sistemi, göz, üst solunum yolu vb.) FLORA barındırır. Bulunduğu bölgeye göre (sindirim sistemi florası, genital bölge florası vb.) isimlendirilirler.

Sindirim Sistemi Florası Nedir?

Ağızdan anüse kadar tüm sindirim sistemi boyunca yerleşmiş faydalı mikroorganizmaların tamamına SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI denir. Binlerce çeşitliliktedir. Ne kadar fazla biyoçeşitlilik barındırırsak sindirim sistemi o kadar rahat, etkili ve verimli olarak çalışır.

Mukoza tarafından üretilen mukusun korunmasında ve sürdürülmesinde her bir bölge için farklı, binlerce çeşitlilikte, kütlesel olarak ise trilyonlarla ifade edilebilecek sayıda, tek hücreli, bize zarar vermeyen, dış mikrobik saldırılardaki ilk defans mekanizmamızı oluşturan, sindirim, sentez ve sinir iletim fonksiyonları da olan tek hücreli canlılarla birlikte yaşarız. Bunların tamamının genel adı SİNDİRİM SİSTEMİ FLORA’sıdır.

Sindirim Sistemi Floramız gün içerisinde defalarca yenisi yapılarak ve ömrünü doldurmuş olan flora elemanları doğal yolla süpürülerek DIŞKI (gaita) olarak atılır. Gaita hacmimizin %60-70’i ölü veya canlı flora atıklarından oluşur.

Sindirim Sistemi Florasının Görevi Nedir?

Sindirim sistemi florasının görevi bulunduğu bölgenin nemlilik ve asiditesine katkıda bulunmak, mukus üretimine, korunmasına ve sürdürülebilirliğine katkı sağlamak, mikrobik saldırılara karşı ilk savunma hattını oluşturmak, bölgenin enzimatik ve kimyasal fonksiyonlarına katkıda bulunmak, sindirim sisteminin nöral ileti fonksiyonlarını gerçekleştirmede aracı olmaktır.

Flora Biyoçeşitliliği Niçin Önemlidir?

Sindirim sistemimizi büyük ve komplike bir fabrikaya benzetecek olursak, her bir flora biyoçeşitliliğini de özel beceri gerektirir mühendislik-ustalık alanı olarak değerlendirebiliriz. Bir fabrikanın ne kadar fazla özel yeteneğe sahip mühendisi-ustası varsa o fabrikadan o ölçüde kaliteli ürün çıkacaktır. Sindirim sistemimizdeki BİYOÇEŞİTLİLİK de aynen böyledir. Biyoçeşitliliğimiz ne kadar fazla ise o ölçüde SAĞLIKLI, MUTLU, KALİTELİ ve UZUN bir ömür yaşarız.

Flora Nasıl Zenginleştirilir?

Mevcut floramız, florası zengin kişilerle yakın temasla, floramızı koruyacak ve güçlendirecek şekilde beslenmeyle ( doğal, zirai ilaç kalıntılarından uzak vb.), gereksiz antibiyotik kullanmayarak, endüstriyel bölgelerden uzak durarak, temiz ve sağlıklı ürünler tüketerek (doğal probiyotikler vb.) zenginleştirilebilir.

Flora Nasıl Kazanılır?

Flora ana rahminde kazanılmaya başlar. Bundan sonraki en önemli süreç doğum şeklidir. Sezaryenle doğanlarda ömürleri boyu asla kazanamayacakları floradan yoksun doğacak ve  yaşayacaklardır. İçine doğulan ailelenin genişliği, çok yakın temasta bulunduğu kişilerin florası, beslenme kültürü ve yeterliliği, geçirilen hastalıklar, yapılan tedaviler vb. birçok faktör flora kazanılmasında etkilidir.

Flora Olmazsa Ne Olur?

Flora olmazsa YAŞAM OLMAZ.

Geçirgen Bağırsak Sendromunda Niçin HIZLI YAŞLANMA Olur?

Geçirgen bağırsak sendromunun başlamasını tetikleyen temel olgu ilgili bölge florasının zayıflaması, biyoçeşitliliğinin azalması veya tamamen ortadan kalmasıdır. Floradaki hasar ile birlikte bağırsağın seçici geçirgenliğinin bozulması çoğunlukla paralel seyreder. Flora hasarına bağlı olarak mikrobik saldırılara daha açık, enzimatik fonsiyonları bozulmuş, sentez kabiliyeti azalmış, nemliliği sağlamada yetersiz, asiditenin stabilitesinin bozulduğu SAĞLIKSIZ bir bağırsak ortaya çıkar. Bunlara bağlı olarak daha fazla patojen mikrobik saldırı ile birlikte sindirim problemleri ve sonuç olarak tüm besin ögelerinin emilim problemleri gözlenecektir. Dokuların gerekli besin ögelerinden yoksun kalmasına bağlı olarak gerekli fonksiyonlarını gerçekleştiremediği gibi doku ömrü de azalacak ve buna bağlı HIZLI YAŞLANMA süreci gerçekleşecektir.

HIZLI YAŞLANMAYI Yavaşlatmak veya Durdurmak Mümkün mü?

Geçirgen Bağırsak Sendromuna bağlı gelişen HIZLI YAŞLANMA sürecini yavaşlatmak veya tamamen durdurmak mümkün olabilir. Tüm geçirgen bağırsak sendromu olguları sindirim sistemi flora hasarı ile tetiklendiği için öncelikle sindirim florasını yeniden tesis etmek gerekir. Tabii ki Geçirgen Bağırsak Sendromuna neden olan ek başka faktörler de varsa bunların da ortadan kaldırılması veya tedavi edilmesi gerekecektir. Sindirim sistemi flora hasarı 6 aydan fazla süreden beri devam ediyorsa, bu aşamada yapılacak tek ve etkin tedavi olan FLORA NAKLİ yapılarak sağlıklı florayı yeniden tesis etmektir.

Flora Nakli Nedir?

Muayene ve yapılacak laboratuvar analizler sonrasında, kaliteli ve biyoçeşitliliği yüksek floraya sahip en az bir flora bağışçısından, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak, yaklaşık 30-45 ayrı anatomik alan, her biri farklı solüsyonlarla, endoskopik lavaj yöntemi ile bağışçıdan alınan flora örnekleri ayrı ayrı çalışılıp birtakım süreçlerden geçirilerek hazırlandıktan sonra, hasta kişiye yine genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak floranın ekilmesi işlemine FLORA NAKLİ denilmektedir. Flora Nakli tek seansda yapılır ve ömür boyu kalıcıdır.

Flora Nakliyle ilgili klinik deneyimlerimizi makale haline getirerek akademik, hakemli, prestijli Amerikan Tıp dergisi olan CUREUS’da 2022’de yayınladık. Makalemiz bu alandaki en kapsamlı ilk makale olup, refarans niteliğindedir. Makaleye ulaşmak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

https://www.cureus.com/articles/115546-total-gastrointestinal-flora-transplantation-in-the-treatment-of-leaky-gut-syndrome-and-flora-loss#!/

Doç Dr Murat Kanlıöz

Genel Cerrahi Uzmanı

 

 

 

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara