İSHAL, günde üç veya daha fazla sayıda, daha fazla hacimde, sulu ve şekilsiz dışkılama olarak tanımlanabilir. İSHALLER sebeplerine göre, enfeksiyöz (viral, bakteriyel), paraziter (giardi vb.) ve osmotik ishal (hipertroidi vb) başlıkları altında değerlendirilir. İSHALLER, süresine göre akut ve kronik ishal olarak adlandırılır. AKUT İSHALLER 3 haftaya kadar devam eden olguları tanımlar. İshal 3 hafta veya daha uzun süreden beri devam ediyorsa bunlar KRONİK İSHAL olarak adlandırılır.
ENFEKSİYÖZ ve PARAZİTER İSHALLER en sık rastlanan ishal sebepleridir. Bunların haricinde hormanal bozukluklarda (hipertroidi vb.), radyoterapi, kemoterapi, besin alerjileri, besin zehirlenmeleri, İBS ( İrritable Bağırsak Sendromu), Ülseratif kolit, Crohn Hastalığı, Çölyak Hastalığı, Laktoz intoeransı, Diyabet, bazı kanserler (glukagonoma, ünsilinoma, adrenal tümörleri vb.), aşırı alkol tüketimi, uyuşturucu bağımlılığı, enzimatik sindirim bozuklukları, genetik enzimatik hastalıklar, pankreas hastalıkları, geçirilen bağırsak cerrahileri de belli başlı İSHAL nedenleridir.
AKUT İSHALLERİN büyük çoğunluğu enfeksiyöz ve paraziter kaynaklıdır. Fakat yukarıda sayılan sebeplerin tamamı KRONİK İSHALE de neden olabilir.
Tüm ishal olgularında bağırsaklardan emilen tüm besin ögelerinin eksikliklerine rastlanır (mineral, vitamin, protein, yağ, karbonhidrat vb.). İshale bağlı emilim bozuklukları akut ishallerde bazı olgular hariç tolere edilebilir ve sıvı haricinde ek tedavi gerektirmezler. Kolera gibi akut ishal vakalarında ciddi mineral ve sıvı açıkları tedavi ile desteklenmezse hayatı tehdit eden tablolarla karşılaşılabilir. Fakat KRONİK İSHAL çok daha uzun süreli olduğu için özellikle çocuklarda gelişme gerilikleri ve kalıcı hasarlar oluşur. Kronik ishallerde uzun süreli seyahat ve aktiviteleri gerçekleştirmek çok zor olacağı için beraberinde sosyal izolasyon, depresyon, okul ve iş hayatında başarısızlıklar sıklıkla gözlenmektedir.
İshal her ne sebeple olursa olsun özellikle bağırsaklar olmak üzere tüm sindirim sistemi FLORASINDA geçici veya kalıcı hasara neden olur. KRONİK İSHAL vakalarında flora hasarı kendiliğinden düzelmiş olsa bile hiçbir zaman ishal öncesindeki mikrobiyal flora zenginliğine tekrar erişemez. KRONİK İSHALİN süresine, şiddetine ve beraberinde olan ek hastalıklara (Diyabet, oral beslenmenin durması, uygulanan yoğun antibiyotik ve steroid tedavileri vb.) bağlı olarak sindirim sistemi florasında hasar olmaması mümkün değildir. Fakat oluşan hasarın bir kısmı kendiliğinden düzelerek yaşamı idame ettirebilecek seviyeye gelebilir.
Sindirim sistemi florasında hasar oluşması yani mikrobiyal biyoçeşitliliğin azalması durumunda kronik ishalin altında yatan sebep ortadan kaldırılsa bile ishali tedavi etmek mümkün olmayacaktır.
Ağızdan anüse kadar olan tüm sindirim sistemi boyunca her bölgede kendine özel fonksiyonlara sahip, bize zarar vermeyen, hatta bizim için yaşamsal öneme sahip olan, sindirim, enzimatik, mikrobik saldırılara karşı savunma, nemlilik, asidite, sinir iletimi, bağırsak hareketliliği, dışkı oluşumu vb. daha birçok fonksiyona sahip binlerce çeşit tek hücreli canlı türü ile birlikte yaşarız. Sindirim sistemi mikrobiyotamız biyoçeşitlilik olarak binlerce olmasına rağmen sayısal olarak trilyonlarca olan, bir gün içerisinde birkaç kez yinelenen mikro canlılar alemi ile birlikte huzur içinde yaşarız. Bunların tamamı SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI (Mikrobiyota) olarak adlandırılır. Sindirim sitemimizdeki bu mikro canlıların çoğu bakteriler, virüsler ve mayalardan oluşur. Tüm sindirim sistemimiz boyunca bugüne kadar tanımlanmış 1000’den fazla çeşitte bakteri vardır. Bizler bunlardan ne kadar fazla çeşitlilikte flora bakterisini sindirim sistemimizde barındırabilirsek o ölçüde sağlıklı, mutlu, huzurlu, hastalıksız ve uzun bir ömür süreriz. Sindirim sistemi flora biyoçeşitliliği ile uzun yaşam arasında doğrudan ilişki vardır. Biyoçeşitlilik metropollere ve sanayi bölgelerine gidildikçe azalırken, kırsal alanlara gidildikçe artmaktadır. Fakat kırsal alanlarda tarım kimyasalları kullanımı biyoçeşitliliği azaltan en önemli faktördür. Sindirim sistemi florası biyoçeşitliliği ne kadar zayıf ise akut ve kronik ishal o ölçüde daha fazla görülür. Özellikle enfeksiyöz ve paraziter ishal flora biyoçeşitliliği sınırlı olan kişilerde görülür. Floramız bizi dış mikrobik saldırılara karşı koruyan en önemli defans mekanizmasıdır.
KRONİK İSHAL ile birlikte flora biyoçeşitliliğinde oluşan hasar beraberinde ‘’Geçirgen Bağırsak Sendromu’’ oluşmasına zemin hazırlar. Bağırsaklarımız seçici geçirgen özelliğe sahiptir. Seçici geçirgen özelliğin bozulmasındaki en önemli tetikleyici faktör FLORA HASARIDIR. Geçirgen Bağırsak Sendromu (Leaky Gut Syndrome) oluştuktan sonaki süreçte, gittikçe artan sayıda OTOİMMÜN HASTALIKLAR oluşmaya başlar (Romatoid Artrit, GUT Hastalığı, Sedef Hastalığı, Vitiligo, Gül Hastalığı, Behçet Hastalığı, Otoimmün Vaskülitler, Otoimmün Artritler, Haşimato Hastalığı, Over Kisti, Fibromiyalji, Kronik Yorgunluk, Depresyon, İBS, Gıda Alerjileri, Gluten İntoleransı, Laktoz İntoleransı vb.). Geçirgen Bağırsak Sendromu oluştuktan sonra flora nakli yapılmadan tablonun düzelmesi mümkün değildir.
İBS, Çölyak Hastalığı, Ülseratif Kolit, gıda alerjileri ve Crohn Hastalığı gibi KRONİK İSHAL sebeplerinin ortaya çıkmasındaki en kritik eşik yine florada oluşan hasardır. Bu olguların tamama yakınında hastalık ortaya çıkmadan önce florayı zayıflatan sebeplerden biri veya birkaçı gözlenir (yoğun antibiyotik tedavisi, steroid tedavisi, kemoterapi, radyoterapi, oral beslenmenin durması, majör cerrahi işlemler, yoğun bakım tedavileri veya geçirilen ciddi enfeksiyon vb.) Her ne sebeple olursa olsun KRONİK İSHALİN sebebi veya sonucu olan tüm hastalıklarda sindirim sistemi florasını tekrar sağlıklı hale getirmeden kronik ishali kalıcı olarak tedavi etmek mümkün değildir. KRONİK İSHALDE floramız kendi kendine veya yapılacak tüm tedavilere rağmen tekrar sağlıklı hale 6 ay içinde dönemez ise FLORA NAKLİ yapılarak sindirim sistemi florasını yeniden restore etmek gerekir.
FLORA NAKLİ, biyoçeşitliliği yüksek, en az bir sağlıklı donörden, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak 25-45 ayrı anatomik alandan, her bir alan özel solüsyonlarla yıkanarak alınan flora örnekleri bir takım işlemlerden geçirildikten sonra, hasta kişinin eşdeğer anatomik alanına endoskopik ve kolonoskopik olarak, genel anestezi altında nakledilmesi işlemidir.
KRONİK İSHAL olgularını tekrar sağlıklı floraya kavuşturmadan tedavi etmek mümkün değildir.
Flora Nakli ile ilgili tecrübe ve klinik deneyimlerimizi makale haline getirerek CUREUS adlı, Amerikan tıp dergisinde yayınladık. Makaleye aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz
Sağlıklı günler dileğiyle
Doç Dr Murat KANLIÖZ
Genel Cerrahi Uzmanı