Ülserati̇f Koli̇t Tedavi̇si̇nde Umut Işığı

İçindekiler

Ülserati̇f Koli̇t Tedavi̇si̇nde Umut Işığı‘’Gai̇ta Nakli̇’’ ve ‘’Flora Nakli̇’’

Kolit Nedir?

KOLİT, kalın bağırsağın (kolon) iç yüzünü döşeyen MUKOZA tabakasının enfeksiyonu ve/veya inflamasyonudur (iltihabıdır). Kolon mukozasındaki bu inflamasyona bağlı olarak bağırsak iç yüzeyinde şişlik (ödem), akıntı, kanama ve ülser (yara) görülebilir.

KOLİT tablosunda en sık rastlanan bulgular:

  • Karın ağrısı
  • Karında kramplar
  • Sık sık dışkılama hissi
  • İshal
  • Sümüksü rektal akıntı
  • Rektal kanama
  • Kansızlık (anemi)
  • Kanlı dışkılama
  • Mukuslu (sümüklü) dışkılama
  • Halsizlik, dermansızlık
  • Yorgunluk
  • Ateş
  • İştahsızlık
  • Kilo kaybı
  • Acil tuvalet ihtiyacı vb.

KOLİT’in birçok sebebi vardır. Bunlar, otoimmünite, enfeksiyon (viral, bakteriyel, paraziter vb.), iskemi (kanlanmasının bozulması), radyasyon (ışın tedavisine sekonder), ilaç tedavilerine bağlı gelişenler (antibiyotik, kemoterapi ilaçları vb.) olarak sıralanabilir.

KOLİT teşhisinde, çoğunlukla hastanın öyküsünü dinlemek yeterlidir. Kolonoskopi en etkin tanı aracıdır. Kolonoskopi esnasında hem görüntü alınır, hem de kolon mukozasından biopsi alınarak mikroskobik patolojik inceleme yapılabilir. Gaita (dışkı) ve kan testleri de tanıda kullanılır.

KOLİT tedavisinde temel prensip, kolite neden olduğu tespit edilen etken varsa öncelikle bunun ortadan kaldırılmasıdır. Tüm tedavilerdeki amaç inflamasyonun azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasıdır.

Ülseratif Kolit en sık rastlanan kolit olgularından biridir.

Otoimmünite Nedir?

Savunma sistemimizin kronik saldırıya maruz kalması ve buna bağlı aşırı yorulmasından kaynaklı koordinasyonunu kaybederek kendi dokularımızı ‘’zararlı-yabancı’’ olarak algılaması ve buna karşılık olarak kendi dokularımıza saldırmasına OTOİMMÜNİTE denir. Birçok otoimmün hastalıktan bazıları Ülseratif Kolit, Romatoid Artrit, Polikistik Over Sendromu, Fibromyalji, Haşimato Troiditi, Depresyon, Astım, Alerjik Rinit, Sedef Hastalığı vb.

Ülseratif Kolit Nedir?

Ülseratif Kolit, kolit olguları içerisinde değerlendirilen, kalın bağırsağın iç yüzeyinde iltihap ile birlikte yaraların da (ülser) ortaya çıkması ile seyreden, kronik OTOİMMÜN bir hastalıktır. Hastalık ATAK (Şikayetlerin arttığı) ve REMİSYON (Şikayetlerin azaldığı veya yok olduğu) dönemleriyle seyreder. Ülseratif Kolitte belirtiler hastalığın şiddetine, hastanın genel sağlık durumuna ve tutulum alanının genişliğine ve tutulum yerine göre değişkenlik gösterir.

Ülseratif Kolit Alt Tipleri Var mıdır?

Evet. Ülseratif Kolit, klinik seyrine göre hafif, orta ve şiddetli olarak sınıflandırılır.

Etkilediği bölgeye göre tiplendirecek olursak:

  • Ülseratif Proktit (Rektum olarak adlandırılan kalın bağırsağın son 20-30 cm’lik kısmında)
  • Proktosigmoidit (Kalın bağırsağın son 45-55 cm’lik kısmında)
  • Left-Sided Colitis (Kalın bağırsağın son 80-90 cm’lik kısmında)
  • Extensive Colitis (Kalın bağırsağın son 130-140 cm’lik kısmında)
  • Pancolit (Tüm kalın bağırsağın tutulumu)

Ülsertaif Kolit Hangi Yaşlarda Ortaya Çıkar?

Genellikle 20-30 yaşlarında başlar.

Ülseratif Kolit Oluşumunda ve Seyrinde Cinsiyet Farkı Varmıdır?

Belirgin bir cinsiyet farkı yoktur.

Ülseratif Kolitte Genetik Faktörler Önemlimidir?

Ülseratif kolitte genetiğin önemli olduğunu gösteren birçok çalışma vardır.

Ülseratif Kolit En Çok Kimlerde Görülür?

Endüstriyel bölgede yaşayanlarda daha sık görülür. Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kirleticiler ile kronik teması olanlarda daha sık görüülür. Hazır gıda tüketimi riski artıran bir diğer faktördür. Stresli kişilerde daha fazla görülmektedir. Çok sık ilaç kullananlarda (özelikle antibiyotik, kemoterapi ilaçları ve kortikosteroid), sık ishal olanlarda ve temiz su ve gıdaya zor ulaşanlarda hastalık daha fazla görülmektedir.

Ülseratif Kolitin Yaşam Kalitesi Etkisi Nedir?

Kronik yorgunluk, ağrı, kramp, sık dışkılama hissi ve bunlara bağlı uyku kalitesinin bozulmasından dolayı yaşam kalitesini düşürmekle birlikte akademik, sosyal ve mesleki başarıda da gerilemeler gözlenir.

Ülseratif Kolit Genetik Alt Yapısını Taşıyanlar Kendilerini Bu Hastalıktan Koruyabilirmi?

Evet. Ciddi oranda koruyabilirler. Ailede Ülseratif Kolit öyküsü olanların Ülseratif Kolit oluşumunu tetikleyen faktörlerden mümkün olduğunca uzak kalması hastalığın ortaya çıkmasını minimalize edecek en önemli korunma yöntemidir.

Ülseratif Kolit Oluşmasındaki En Önemli Kırılma Noktası Nedir?

Sindirim sistemi flora biyoçeşitliliğinin azalması Ülseratif Kolit oluşumundaki en önemli kırılma noktasıdır.

Ülseratif Kolit Belirtileri Nelerdir?

Ülseratif Kolitte en sık rastlanan belirtiler karın ağrısı, kramplar, sık dışkılama hissi, ishal, rektal akıntı, rektal kanama, kansızlık, kanlı dışkılama, mukuslu dışkılama, halsizlik, yorgunluk, ateş, iştahsızlık, kilo kaybı, acil tuvalet ihtiyacı vb.

Ülseratif Kolit hangi hastalıkla karışır?

Ülseratif Kolit en çok Crohn Hastalığı ile karıştırılabilir.

Ülseratif Kolit Tedavi Edilebilir mi?

Evet

Ülseratif Kolit Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Kansızlık, kronik yorgunluk, depresyon, yaşam kalitesinde düşme, akademik başarıda azalma ve normal popülasyona göre daha fazla bağırsak delinmesi ve kalın bağırsak tümörü olur. Tedavi edilmediği takdirde diğer otoimmün hastalıkların ortaya çıkması da kolaylaşır.

Ülseratif Kolit ile Birlikte Görülen Hastalıklar Varmıdır?

Otoimmün göz hastalıkları, eklem romatizması, depresyon, otoimmün cilt hastalıkları, gıda alerjileri vb.

Ülseratif Kolit Nasıl Tedavi Edilmektedir?

Günümüzde Ülseratif kolit tedavisi ATAK (Aktif alevlenme) döneminin sönümlendirilmesine yönelik tedaviler ve REMİSYON (aktif hastalık olmayan dönem) döneminin uzatılmasına yönelik baskılayıcı tedaviler olarak iki bölümde incelenebilir.

Ülseratif Kolit Tedavisindeki Paradokslar

Ülseratif Kolit oluşumu çok faktörlü, otoimmün bir süreçtir. Fakat ne kadar çok faktörlü olsa da tüm Ülseratif Kolit hastalarında, sindirim sistemi mikrobiyota hasarı, mikrobiyota biyoçeşitliliğinin azalması ve bununla birlikte özellikle kalın bağırsakta patojen mikroorganizma istilasının artması tüm olgularda gözlemlenir.

Ülseratif Kolit tedavisinde kullanılan ilaçları antibiyotikler, kortikosteroidler, immünsüpresifler ve antienflematuralar olarak dört başlık altında toplayabiliriz. Tüm bu ilaçların hastalığı baskılama dışındaki ortak özellikleri sindirim sistemi florasına verdikleri hasardır. Biz bu tedaviler ile hastaya iyilik yaparken beraberinde kabul edilmiş bir zarar potansiyelini de satın alırız.

Aslında hastalığın başlamasını tetikleyen temel patoloji biyoçeşitliliği azalmış mikrobiyata ve buna bağlı olarak bağırsağın seçici geçirgen özelliğinin azalması veya tamamen yitirilmesi (Leaky Gut Syndrome) ve de sonuç olarak OTOİMMÜN reaksiyonların başlamasıdır. Mikrobiyotanın (FLORA) oluşan hasarını düzeltmek aslında tedavinin temelini oluşturmalıdır. Eğer Flora Hasarı onarılır ise diğer tedavilere ya çok az ihtiyaç olur, ya da hiç gerek kalmaz.

Mikrobiyota (FLORA) hasarı, sağlıklı donörden yapılacak biyoçeşitliliği yüksek mikrobiyota nakli ile düzeltilebilir. Bu nakil ya ‘’Fekal Mikrobiyal Transplantasyon’’ (FMT) ya da ‘’Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonu’’ (TGFT) şeklinde olur.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Nedir?

FMT, sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek birey ya da bireylerden, uygun koşullarda alınan gaita örneklerinin bir takım analiz ve işlemlerden geçirildikten sonra hazırlanan ‘’Fekal Mikrobiyal Materyalin’’ hasta kişinin kalın bağırsağına nakledilmesidir. Bir seferde en az 200 gram ‘’Fekal Mikrobiyal Materyal’’ nakledilmelidir.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Nasıl Yapılır?

FMT en basit şekliyle anal yoldan LAVMAN şeklinde uygulanır. Lavman şeklinde yapılan uygulamada kalın bağırsağın son 50-60 cm’lik kısmının flora restorasyonunda etkinlik sağlanır.

FMT etkinliğini maksimize etmek için kolonoskopik olarak gerçekleştirilen dört farklı uygulama daha vardır.

Tiplerine göre kolonoskopik FMT uygulamaları:

  • Bir donörden hazırlanan ve kolonda yalnızca bir anatomik bölgeye yapılan FMT
  • Çoklu donörden hazırlanan ve kolonda yalnızca bir anatomik bölgeye yapılan FMT
  • Bir donörden hazırlanan ve kolonda çoklu anatomik bölgeye yapılan FMT
  • Çoklu donörden hazırlanan ve kolonda çoklu anatomik bölgeye yapılan FMT

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Riski Varmıdır?

Deneyimli ekipler tarafından uygulanması, işlem öncesi donörlerin gerekli testlerinin ve muayenelerinin yapılması, alınan örneklerin testlerinin yapılması, gerekli önlemlerin alınması, hastane koşullarında yapılması ve işlem sonra en az 2-4 gözetim altında tutulması koşuluyla FMT uygulamasında herhangi ciddi risk yoktur. Bu güne kadar yapmış olduğumuz binlerce FMT tedavisinde ne kalıcı bir komplikasyona ne de ölümle sonuçlanan bir vakaya rastladık. FMT sonrası yaklaşık %10 hastada karın ağrısı, ateş, ishal, karında kramp gibi bulgular izlenmektedir. Fakat bu komplikasyonlar 24-48 saatte, herhangi müdahaleye gerek kalmaksızın, kendiliğinden geçmektedir.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Kaç Defa Yapılır?

FMT en az bir kez uygulanır. Fakat ideal olan bir hafta arayla dört kez FMT uygulamaktır.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Etkinliği Ne Kadardır?

Etkinlik birçok faktöre bağlıdır. Bunlar:

  • Hastalığın şiddeti
  • Hastalığın süresi
  • Ek hastalığının bulunup bulunmaması
  • Naklin kaç donörden yapıldığı
  • Donörlerin kalitesi
  • FMT’nin kaç bölgeye yapıldığı
  • FMT’nin kaç seans yapıldığı vb.

FMT, çoğul donörden hazırlanan materyal kullanılarak, kolonoskopik olarak kolonda çoklu noktaya yapılması koşuluyla, tek seans uygulamalarda yeterli kolon mikrobiyota restorasyonunu ortalama %25-30 oranında, dört seans yapılması durumunda ise %55-65 oranında sağlamaktadır. Ve aynı oranlarda hastalık şikayetlerinde kalıcı ve uzun dönemli gerilemeler sağlanmaktadır.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) hangi bölgenin mikrobiyal restorasyonunu sağlar?

FMT ile yalnızca kalın bağırsak (KOLON) Mikrobiyota (FLORA) RESTORASYONU sağlanır. FMT’nin kalın bağırsağın daha üst bölgelerindeki sindirim sistemi florasına ancak dolaylı etkisi olur.

Fekal Mikrobiyal Transplantasyon (FMT) Materyalinin Şekli Önemlimidir?

FMT tedavisinde en etkin sonuç için donörden alınan mikrobiyal içeriğin en kısa sürede analiz ve işlemlerden geçirildikten sonra hastaya nakledilmesi gerekir ( Eş zamanlı). Bu süre çoğunlukla 30 dakika ile sınırlıdır. Çünkü bizim naklettiğimiz CANLI mikroorganizmalardır. Gaitadaki mikrobiyal içerik dış ortamda çok hızlı bir şekilde inaktif hale gelir.

Dondurulmuş materyal kullanılarak yapılan nakil başarıları eş zamanlı yapılan nakillerden çok daha düşüktür. Dondurulmuş materyal ile FMT uygulaması zorunlu hallerde kullanılabilir.

Kapsül formuyla ağız yolundan (oral) alınarak yapılan FMT tedavilerinde ise başarı oranları daha da düşük olmaktadır.

FMT uygulamasında unutulmaması gereken şey nakledilen materyalin ‘’CANLI MİKROORGANİZMA’’ olduğu ve bunun dış ortamda sınırlı süre canlı kalabildiğidir.

FLORA (Mikrobiyota) NEDİR?

İnsan vücudunun belli bölgelerinde, bizlerle barış içinde yaşayan, bizlere zarar vermeyen, yaşadığı bölgenin yaşamsal fonksiyonlarına katkı sunan, olmaması durumda sağlık problemlerine neden olan, fonksiyonlarını başka bir şekilde telafi edemeyeceğimiz, sürekli kendisini yenileyen, uygun yaşam koşullarında çeşitliliği artan, bazı olumsuz durumlarda sayısı ve biyoçeşitliliği azalan mikroorganizmalarla birlikte yaşarız. Bunların genel ismi FLORA’dır.

Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonu (TGFT) Nedir? Nasıl Yapılır?

Sağlıklı en az bir FLORA DONÖRÜNDEN, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak, sindirim sisteminin yaklaşık 30-45 farklı anatomik bölgesinden, her bir bölge kendi özelliklerine uygun serumlarla yıkanıp geri aspire edilerek her bir bölgeden alınmış flora örneklerinin birtakım özel işlemlerden geçirilerek hazırlandıktan sonra, donörün hangi bölgelerinden alınmışsa hasta kişinin de eşdeğer anatomik bölgelerine yine aynı şekilde genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak aktarılması işlemine ‘’ Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonu’’ (TGFT) denir.

Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonu (TGFT) Tipleri Varmıdır?

TGFT kaç donörden yapıldığına göre tiplendirilir.

Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonu (TGFT) Kaç Defa Yapılır?

Tek seansda ve bir kez yapılır.

Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonunun (TGFT) Etkinliği ve Etkinlik Süresi Ne Kadardır?

TGFT başarı oranı %85’dir. TGFT ile ağızdan anüse kadar olan tüm sindirim sistemi FLORA RESTORASYONU sağlanabilir. Etkinlik ömür boyu kalıcıdır.

 

Doç Dr Murat KANLIÖZ

Genel Cerrahi Uzmanı

Bu konudaki klinik çalışma ve deneyimlerimizi makale haline getirerek Amerikan Tıp Dergisi olan CUREUS’da yayınladık. Makaleye aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.

https://www.cureus.com/articles/115546-total-gastrointestinal-flora-transplantation-in-the-treatment-of-leaky-gut-syndrome-and-flora-loss#!/

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara